AFP'nin yorumuna göre, sadece kendi kurduğu sağcı Kadima partisi Şaron'un mirasına sahip çıktığını söylüyor, ama bu parti bile onun ''ayrılma planını'' tozlu raflara kaldırmış durumda bulunuyor.
Günümüzde zayıflamış sol ise Şaron'un Filistinlilere karşı bir demir yumruk siyaseti izleyen ''Yahudi yerleşim şampiyonu'' olduğunu unutamıyor.
İsrail, 2007'de Hamas'ın bir güç gösterisiyle iktidarı ele geçirdiği Gazze Şeridi'ne abluka uygulu ebay seo yor ve iki düşman İsrail'in geçen kış düzenlediği kanlı saldırılarla artan şiddet döngüsünün içine iyice yerleşmiş görünüyor.
İsrail henüz Şaron'un yasını tutmuş değil, çünkü her ne kadar geri dönülmez gibi görünen bir komaya girmiş olsa da, hala ölümle yaşam arasında bir yerde bulunuyor ve artık gündeme gelmiyor. Sadece yakınları ve eski çalışma arkadaşları ''Şaron iktidarda kalsaydı, askeri deneyimi sayesinde Lübnan Savaşı'nda (2006) kaybedilenleri Hamas'ın (2006 yazındaki) zaferini ve hatta son yıllarda İsrail'in uluslararası sahnede artan yalnızlığını önleyebilirdi'' diye düşünüyor.
Eski diplomasi danışmanı Dov Weissglas, Şaron'un Batı Şeria'da devam eden yerleşim birimi inşaatları yüzünden Washington ile son dönemde yaşanan gerginliği önleyebileceğini, önceki Başkan George Bush döneminde Şaron'un ABD ile özel ilişkiler kurmayı başardığını ve bu sayede krizleri bir güven ortamında çözebildiğini söylüyor ve ''Şaron gerçek bir liderdi. Net kararlar alırdı ve bunları tutmayı bilirdi'' diyor.
Yahudi yerleşim birimi uzmanı Yossi Alpher de ''Bu bir olgu. Şaron, stratejik bir vizyona sahip nadir siyasetçilerden biriydi. Sorun, bu vizyonun uzun zaman yanlış olmasıydı'' yorumunda bulunuyor ve Şaron'un İsrail'de siyasi ve ahlaki bir felaket olarak algılanan Lübnan müdahalesi (1982) sırasında oynadığı kilit rolü hatırlatıyor.
Öte yandan, 28 Eylül 2000'de Şaron'un Haremüşşerif'i ziyaret etmesi Filistinliler tarafından bir provokasyon olarak algılanmış ve küllerin yeniden alevlenmesine, ertesi gün de ikinci İntifada'nın patlak vermesine neden olmuştu. Filistinlilerin direnişini kırma yemini eden Şaron, 6 Şubat 2001'de zaferle başbakan seçilmişti. Alpher, 28 Ocak 2003'te bir kez daha başbakan seçilen Şaron'un Filistinlilerden ayrılmak istediğini, ancak bu ''boşanmanın koşullarını'' İsrail'in belirlemesini şart koştuğunu, ama rüyanın çoktan bittiğini söylüyor...
Kategori : DÜNYA